İş Kanunu Uygulanabilir Mi?

Her gün bir yerden iş kazası haberi alıyoruz. Kimi ölümlü, kimi uzuv kaybı, kimi ucuz atlatılmış… Peki neden bu iş kazaları önlenemiyor?

Halbuki iş güvenliği ile ilgili özel olarak 6331 sayılı yasa bile çıkmışken,  iş sağlığı ve güvenliği üzerine daha fazla çalışma yapılıyor olmasına rağmen. Görünen o ki, iş kazalarını sadece yasa çıkararak engelleyemiyoruz. İş  güvenliği bir kültür olmak zorundadır. Bir toplama yeni bir davranış modeli, yeni bir kültür oluşturmak için önce yeni gelen nesli adapte etmek gerekir. İş güvenliğinde başarı sağlamanın temel yolu küçük yaşlarda bu kültürü çocuklarımıza öğretmekten geçer. Okulda iş sağlığı ve güvenliği dersleri mutlaka olmalıdır. Bu tür ciddi değişimler isteyen çalışmalarda çok keskin geçişler hep sancılı olmuştur.

Peki mevcutta çalışanları nasıl koruyacağız?  İş güvenliği yasası çıkarıp, kısa zamanda iş güvenliği uzmanları oluşturup sahaya göndermekle bitmiyor. İş güvenliği uzmanlığı üç beş ayda öğrenilecek bir meslek değildir. Yapılan işin ne olduğunu bilmeden tehlike ve riskleri tespit etmek mümkün değildir. Ancak kapitalizmin acımasızlığı karşısında işsiz kalan üniversite mezunları iş güvenliği uzmanı olmak için ellerindeki üç beş kuruşu da dershanelere verip, adeta yangından mal kaçırırcasına devletin de müsaadesi ile iş güvenliği uzmanı oldular. Daha sonra ortak sağlık güvenlik birimi ile veya şahsi olarak çalışmaya başladılar. Maalesef iş güvenliği, işin tehlike ve riskinden bir haber iş güvenliği uzmanları ile bu işte para var zannedip önüne gelenin açtığı ortak sağlık güvenlik birimlerine teslim edildi.Bir iş güvenliği uzmanı bir iş yeri hekimi ve bir işyeri hemşiresi ( diğer sağlık personeli) ile osgb açmak mümkün. İş güvenliğinden bihaber yatırımcılar bu sektörü kirletmeye başladılar bile. Tabi ki bu işi layığı ile yapmaya çalışan iş güvenliği uzmanları ve OSGB’lerde  mevcut. Ancak devletin bu kurumlara daha fazla denetim yaparak eğitici bir politika ile bu işin paradan ziyade önce iş güvenliği için yapılmasını teşvik etmesi gerekir. Zaten yasanın çıkışındaki en büyük handikap, iş güvenliği profesyonellerinin hizmet bedelini işverenden almasıdır. İşveren iş güvenliği tedbirlerini almadığı zaman iş güvenliği uzmanı veya iş yeri hekimi bakanlığa bildirim yapmak zorunda, yani para aldığı yeri devlete şikayet etmek zorunda. Kaçımız para aldığımız yeri bakanlığa şikayet edebilecek? Oysaki devlet iş güvenliği profesyonellerinin işlerini rahat yapabilmesi için işverenden bağımsız bir havuz sistemi ile ücret politikası oluşturmalıdır.

Devlet yeterince denetliyor mu? Denetleyemiyor. Çünkü o kadar iş müfettişi yok. Ancak büyük fabrika yada işletmeler denetleniyor. Halbuki istatistiklere göre iş kazaları en fazla 10-30 kişi çalışan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde oluyor. İş güvenliği uzmanları bu işletmelerde yeterince kalamıyor. İş güvenliği kültürü oluşmadığı için tespit ve önerilerini hem işverenlere hem de çalışanlara anlatamıyor. Tam da bu sırada devlete ihtiyacımız oluyor. Bir denetleme, bir iş müfettişi geldiği zaman aynı tespit ve önerileri tebliğ edince hemen yapılıyor. çünkü yaptırım gücü müfettişin elinde,  bu gücü sayesinde belki de olası iş kazasını engelliyor. İş güvenliği uzmanlarının ve iş yeri hekimlerinin sözde değil gerçek bir yaptırım gücü olması gerekir. Bu sayede iş kanunu uygulanabilir hale gelecektir. İster ortak sağlık güvenlik birimi, isterse bireysel çalışan iş güvenliği profesyonelleri, yeterince eğitilir ve yeterince denetlenirse, yaptırım güçleri verilirse kanunun uygulanabilirliği artar.